?

Herşey ailemi memnun etmek içindi.

Çoğunlukla kurslara giderdim, hep en mükemmeli ve en iyisi olmak için. Rakiplerimin suratlarının hayal kırıklığı ile yıkanması bana zevk veriyordu. Arkadaşım,Paul da bana yardım ederdi. O da bir yazar olmak istiyordu. Ben de bir müzisyen. Piano,keman ve gitar gibi aletleri çalmaktaydım. Paul hep yanımdaydı. İnsanların içini ısıtan ve güven veren bir gülümsemeyle bana hep destek olurdu. Baldan tatlı sözleri, destek verici konuşmaları bana özgüven verirdi. Şu ana kadar en iyi arkadaşım sayılırdı Paul. Ama onun ailesi benimkiler gibi katı ve disiplinli değildi. O, istediği her şeyi yapmakta özgürdü. Ama ben? Benim istediğim bir şeyi yapmam genelde zor olurdu. Ailem tıp okuyup bir doktor olmamı söylüyordu, ama benim aklım müziğin o büyüleyici dünyasının bir parçası olmaktı. Piano veya keman çalmamı ailem büyük bir sıkıntı olarak görmüyordu. Ama eğer aslında müzisyen olmak istediğimi öğrenirlerse, bunu da elimden alabilirlerdi. Kısacası, zorla tıp okuyordum. Ne kadar ilgim olmasa da okumak zorundaydım. Ailemi gururlu etmeliydim. Hayat amacımmışcasına onları gururlu etmek için canımı dişime taktım. Onlar en azından bir kere bile bana şefkat göstersinler diye dünyaları bile verebilirdim. Ama onların soğuk ve itici tavırları asla değişmezdi. En azından arkamda duran biri vardı; Paul.

Paul benim gizli gizli seçimlere katılmamda yardımcı oldu. Sanat okuluna gitmek ve bir müzisyen olmam için cidden o da benim kadar emek sarf etti. Seçimlere haftalar kalmıştı. Pianodaki yeteneğimi sergilemeyi planlıyordum, bu yüzden odamdan gece geç saatlere kadar piano sesleri geliyordu. Çok fazla çalışıyordum, yemek yemek ve su içmek gibi günlük ihtiyaçlarımı gerçekleştirmem lazımdı ama ben aksatıyordum. Tek derdim gösterimi düzgün, akılda kalıcı ve mükemmel bir şekilde yapmak ve sonunda hayallerime kavuşabilmekti. Ama ailem öğrense ne yapacaktım? Bunu da Paul sağolsun benim için ayarlamıştı. Evden kaçıp Paul ile birlikte yaşayacaktım. Onun için bu bir sıkıntı değildi, bu yüzden bir süre onun yanında kalabilirdim. Tabii bunları düşünmek için çok erkendi. İlk önce gösterim, sonra gerisi çorap söküğü gibi gelirdi zaten.


Sonunda, seçimler gelmişti. Kalbim göğüs kafesimi delecke gibi atıyordu, kan akışım bile fazla gelmişti. Ellerim çok titriyordu ama sakin olmam gerekiyordu. Paul elini omzuma koyup beni sakinleştirmeye çalıştı.
-Merak etme, eminim ki seçileceksin. Hem seni neden kabul etmesinler ki? Pianonun ustası olmuş sayılırsın, Ryan.

Bu sözleri ve omuzumdaki eli benim içimi daha da ısıtmıştı,az da olsa kalp atışlarım da yavaşlamıştı. Ama ne yazık ki kontrolsüz bir şekilde titremeyi durduramadım. Anksiyetem tavan yapmak üzereydi.

Diğer seçimler için katılan insanların beklediği sıraya girdim. Ama nedense Paul yoktu. Pek sıkıntı etmedim, birazdan geleceğini belli ettiğinden. Sıramı beklerken rakiplerime bakıyordum. Bir yanım kaygılı olsa da, diğer yanım hala hırslıydı. Kan akışım artık katlanılamazdı. Hemen başlamak ve bitirmek istiyordum.

Sıra bana gelmişti sonunda. Sahnenin girişinde elinde bir dosya tutan uzun boylu bir adam karşıladı beni. İsmimi söyledikten sonra adamın gözleri dosyada hemen benim ismimi aramaya başladı. Adam bir kaşını kaldırdı ve bana dönerek:
-Üzgünüm ama sizin isminizi listede göremiyorum, katıldığınızdan emin misiniz?

Dedi. Bunu dediği anda hemen içimi bir korku ve hafif üzüntü bulutları kapladı. İçimdeki sıcak ısı yavaş yavaş derece düşüyordu. Ellerim yine titremeye, hafiften de terlemeye başladım.
-Ama bu nasıl olabilir? Daha 2 hafta önce çarşamba günü başvurmuştum.
-Üzgünüm ama dediğim gibi, listede yoksunuz beyefendi. Lütfen diğerlerini bekletmeyin.

Oradan uzaklaştım ve bir sandalyeye oturdum. Dona kalmıştım resmen. Bu nasıl olabildi? Paul benim için başvuru yaptığını söyledi. Nasıl olabildi bu? Nasıl…

Böyle düşüncelere bakardan yardım edemedim ama hafiften sahneye kapı aralığından baktım. Gözbebeklerim bir anda küçüldü, kan akışım sanki durdu. Ağzım hafiften açıldı. Bu da ne? Oradaki Paul mu?

Basbaya Paul’du, piano başında benim haftalardır çalıştığım parçayı eksiksiz çalıyordu.

Bu şaşırma duygum bi anda öfkeye dönüştü. Ellerim kendiğilinden yumruk şekline geliyordu sanki. Kalbim sinirden dolayı yine deliler gibi atıyordu. Kan akışım yine aldı başını gitti. Kaşlarım da öfkeyle çattı. Dişlerim hafif gıcırdadı. Sanki biri iğneyle damarlarıma intikam arzusunu enjekte etmişti.

Bu gönderiye oy ver!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir