Bu sorunun yanıtı asla tek cümlede bitmez; çünkü insan, çoğu zaman kendi içinde kaybolduğunu fark ettiğinde bile çok geç kalmıştır.
Kimi insanlar ormanda kaybolur, kimisi ise kalabalıkta. En çıkmazı ise kendi içinde kaybolmaktır. Çünkü o zaman, ne bir pusulan olur yönünü gösterecek, ne de bir kurtarma ekibi olur sesini duyacak.
Kimse durduk yere kaybolmaz. Bazen ne zaman başladığını bilemezsin.
Kimi bir anıya saplanır kalır, kimisi suskunluğun içinde boğulur.
Kimi gülmeyi sürdürür ama gözleriyle bir çığlığı saklar.
İnsan bazen bir çığlıkla kaybolur.
Bazen sessiz bir bakışla.
İnsan sağlam görünürken içten içe çürümeye başlar.
Ve kimse fark etmez. Tıpkı buzun altındaki kırıklar gibi; yüzey parlak, ama altı paramparça.
İnsan kendi içinde ilk ne zaman kaybolur biliyor musun?
Bir sabah boşlukla uyanırsın. Kahvaltı yaparsın, yürürsün, konuşursun…
Ama her hareketin, bir gölge gibi yaşatır.
İçinde odalar vardır. Her odada bir “sen”.
Ama hangisi gerçek, hangisi taklit?
Kim konuşuyor senin yerine? Kim karar veriyor?
Ve sen; sen bunları izleyen kim oluyorsun?
Sesin hâlâ aynı, ellerin senin, saçların sen gibi kokuyor.
“Ben burada mıyım? Yoksa sadece olduğumu mu sanıyorum?
“Burada mıyım? Yoksa kendime benzeyen bir hayalet mi taşıyorum?”
“Burada değilsin, hiçbir zaman olmadın.”
İnsan cevapları aramaktan vazgeçtiğinde değil, soru sormayı bıraktığında kaybolur.
Çünkü sorular, içimizde hâlâ bir sesin yaşadığını gösterir.
“İçine bak, dışarıda kimse yok.”
Ama her kayboluş, içinde bir harita taşır.
Kaybolduğunuz yer, aynı zamanda kendinizi yeniden bulacağınız yerdir.
Bir gün, bir şarkı çalar,
Bir sokaktan geçersin, bir çocuğun gözlerine bakarsın.
Belkide çocukluğundan bir koku alırsın.
Yavaşça… Adım adım…
Kendine yürümeye başlarsın. Bu kez pusulasız ama daha gerçeksin.
Ve unutmayın;
Her kuyu uçsuz bucaksız değildir.
Umudunuzu kaybetmeyin. Her ne olursa olsun.
Çünkü umutlar, yitirilmek için yeşertilmezler.
Yeter ki isteyin, yeter ki sessizliğe boyun eğmeyi değil kulak vermeyi öğrenin.
Yeter ki karanlığa kendinizi gömmeyin. Çünkü karanlık bile kendi içindeki ışığı özler.
Artık biliyorsun:
“Kaybolmuş olmak, yok olmak değildir.
Bazen sadece, yeniden başlamak içindir.”
“Kim dış dünyaya bakarsa hayal görür, kim iç dünyaya bakarsa uyanır.”
– Carl Gustav Jung