GEZİ GÜNLÜĞÜM

          Bahçede tek başıma annemin kahvaltıyı hazırlamasını bekliyordum. Annem yemeği hazırlayana kadar bahçede oyalandım. Biraz sonra annemin sesini duydum. Yemeği hazırlamıştı. Gidip yemeğimi yedim.  Yemeğimi yedikten sonra Mert öğretmenin verdiği ödevi yaptım. Ödevi tam bitirmiş dinlenecektim ki birden kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Mehmet ve Ela beni dışarıya çağırmak için annemi çağırdılar.  Annem izin verdi fakat hava kararmadan gelmemi istedi. Dışarıya çıkıp arkadaşlarımızla en sevdiğimiz oyunları oynadık ve sonra hepimiz evlerimize dağıldık.  Sabah ben, Mehmet ve           Ela servisi bekliyorduk. Mehmet; “Keşke okul gezisi olsa.” dedi. Servise bindiğimizde kendimize ayrılan yerlere oturduk. Okula vardığımızda direk sınıflarımıza girdik. Bizden hemen sonra Mert öğretmen sınıfa girdi. Öğretmenimiz “ Çocuklar pazartesi günü bir gezimiz olacak.” dedi. Hepimiz çok mutlu olmuştuk. Hocamız konuşmasına devam etti:

-Çocuklar Kız Kulesi’ne, Ayasofya Camii ve Galata Kulesi’ne gideceğiz. Gideceğimiz yerler hakkında araştırma yapmanızı ve o şekilde geziye gelmenizi istiyorum, dedi.

Okul çıkışı Mehmet;

“Keşke başka bir şey dileseydim” dedi.

Eve geldiğimde annemin yanına gidip anneme geziden bahsettim. Annem gidebileceğimi söyledi. Sonunda gezi günü gelip çatmıştı. Hemen çantamı hazırlayıp dışarıya çıktım. Biraz sonra Ela ve Mehmet sırt çantalarını takmış geliyorlardı. Hepimiz aynı şeyleri getirmiştik. Yemek, su ve kamera getirmiştik. Biraz sonra servis geldi. Her zamanki gibi kendimize ayrılan yerlere oturduk. Öğretmenimiz;

“Çocuklar ilk gideceğimiz yer Kız Kulesi ve Üsküdar’ da bulunuyor. ”dedi.

Öğretmenimizden sonra Ela;

“Öğretmenim,  Kız Kulesinde kız heykeli mi var?”  dedi ve hepimiz gülmeye başladık. 

Öğretmenimiz;

“Hayır çocuklar.  Vapurda size anlatırım. ”dedi.

 Servisten inip vapura doğru ilerledik. Öğretmenimiz bizi teker teker vapura bindirdi. Kısa süre içinde Kız Kulesine vardık. İndiğimizde hocamız konuşmaya başladı.

“Çocuklar Kız Kulesi Atinalı Alkibiade tarafından yapılmıştır. Milattan önce dört yüz on yılında inşa edildiği düşünülüyor. Ayrıca ortaya atılan bir hikâyede eski Bizans kralının bir kızı olmuş ve bu kız 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokulacağı söylenmiş. Bunun üzerine kral denizin ortasına bu kuleyi yaptırmıştır.” dedi.

Ela; “Öğretmenin, peki kızı yılandan koruyabilmişler mi?”

Öğretmenimiz: “ Hayır çocuklar. Hizmetçi, kıza meyve sepeti götürürken sepetin içerisine yılan girmiş ve yılan saklandığı yerden daha sonra çıkarak kızı sokmuş ve kız ölmüştür. Bu hikâyenin gerçek olup olmadığı belli değil.”

Öğretmenimiz bize bu bilgileri verdikten sonra gezmeye başladık. Öğretmenimiz bizi Kız Kulesi’nin her tarafını gezdirdikten sonra sırada gideceğimiz yerin Ayasofya Camii olduğunu söyledi. Ben Ayasofya Camii hakkında araştırma yapmıştım. Hemen öğretmenimden söz aldım.

“Öğretmenim, Ayasofya önceden müzeydi. 86 yıl sonra camiye çevrilmiştir. Yapımının üzerinden 1500 yıl geçmiş ve mahallemizdeki camilerden çok daha büyük. Önceleri kiliseymiş. Daha sonra padişahlarımızdan Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra burayı camiye çevirmiştir. Ayasofya caminde 361 tane kapı varmış. Gidince tek tek saymayı düşünüyorum. Caminin içinde küpler varmış ve bu küplerin içine bazı günlerde şerbet konuluyormuş. Öğretmenim anlat anlat bitmeyecek şekilde çok özellik var.” dedim ve öğretmenim araştırmamdan dolayı beni tebrik etti.

Ben bunları anlatırken Ayasofya camiine varmıştık. Yanımıza rehber geldi ve benim anlattıklarımı anlattı ve üzerine şunları söyledi:

“Ayasofya’nın kilise olduğu zamandan kalma resimler hala var. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’yı camiye çevirdi ve sonra Ayasofya Vakfı’nı kurdu. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet kütüphane ve medrese eklettirdi. İlk minareyi de o yaptırdı.” dedi. Ayasofya camiinden sonra Galata Kulesine doğru yol aldık. Galata Kulesinde çok sıra olduğunu gördük ve şaşırdık. Önce çevresini gezmeye başladık. Uzun, silindir bir kuleydi. Galata kulesinin merdivenlerinden yürürken öğretmenimiz bize bilgileri veriyordu. Bizde fotoğraf çekiyorduk.

“Bizans kralı Justinianos tarafından yapılmıştır. En son düzenlemeleri yapan padişahımız Mahmut’tur. Hemde hemen hemen hepinizin duyduğu Hezarfen Ahmet Çelebi buradan uçmuştur.”

Mehmet hemen sordu; “Öğretmenim, uçunca yere çakılmadı mı? Nasıl gerçekleşti bu durum?

Öğretmenimiz; “Ahmet Çelebi, kuş kanatlarına benzer kanatlarını giyip Galata kulesinden Boğaziçi’nin üzerine uçtu ve yere çakılmadı.” dedi. Galata kulesinde gezip, fotoğraflar çektikten sonra dönüş yolumuza döndük.

Eve geldiğimde aileme çektiğim fotoğrafları ve öğrendiklerimi söyledim. Gezi günlüğüme de her şeyi yazdım. Öğretmenimiz derslerimiz çalıştığımızda ve iyi notlar aldığımızda bizi yeni tarihi yerlere götüreceğini söyledi. O günlerin gelmesini iple çekiyorum.

SON

ELİF RANA TURAK

Bu gönderiye oy ver!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir