Her cümle, her paragraf, içimdeki duyguların bir yansımasıydı. Belki de yazmak, benim için bir kaçış noktası, bir sığınaktı. Bilemiyorum. Fakat zaman içimde bir boşluk hissettirmeye başladı. Peki ya bu boşluğu nasıl dolduracaktım? Yetersizlik duygusu, kalemimi ağırlaştırdı. Kelimelerim sessizleşti. İçimdeki ilham ateşi sönmeye başladı. Yetersizlik düşüncesi ağır bastıkça kalemimi bırakma isteğim artıyordu. Her sayfa, bir öncekinin gölgesinde kalmaya başladı ve kalemimi indirdim.
Sanki içimdeki bir parçayı kaybetmiş gibiydim. Yazmak benim için nefes almakla eşdeğerdi. Ruhumun bir parçasıydı. Her satırda kendimden bir parça bulur, her hikayeyle yeniden doğardım. Ancak hayat, bazen ruhumuzun bir parçasından koparır. En sevdiğimiz şeylerden vazgeçmemizi gerektirir. Getirdiği sorumluluklar arasında sıkışıp kalırsın. O zaman sadece sabırla beklemek gerekir.
Belki bir gün, tekrardan kalemi elime alacak cesareti bulurum. Ve o gün geldiğin de kelimelerle yeniden dünyalar yaratabileceğimi biliyorum. O gün ne zaman gelir bilmiyorum fakat beklemeye değeceğini düşünüyorum. Çünkü biliyorum, her son aslında yeni bir başlangıcın habercisidir.
yazarımızı tanımak isterim. duygular çok iyi ifade edilmiş.
Merhabalar hocam, tanıyorsunuz zaten. Eski öğrencilerinizden Sahra.
sahracım harikasın yazılarını hep bekleriz. Sakın yazmayı bırakma kalemini susturma
Teşekkür ederim hocam.